Bize sorularınız mı var? SSS bölümümüz en sık sorulan soruları yanıtlamak üzere tasarlanmıştır.
Aradığınız bilgileri bulamıyorsanız lütfen bizimle iletişime geçin. Tüm sorularınızı yanıtlamak için buradayız.

Sanskritçe ‘’yuj’’ kökünden türemiştir. Aklın hem konsantrasyon, hem de bırakma çalışmalarıyla dizginlenmesi için önerilen tekniklerin bütününe yoga denir. Geleneksel anlamıyla yoga, bireysel ruh(Jivatma) ve evrensel ruhun (paramatma) bir araya gelmesidir, ya da bireyin kendi sınırlı, küçük benliğinden sıyrılarak, her yerde olan, edebi, mutlu Özben olduğunu fark etmesidir. Tarihine baktığımızda, Hinduizm ile aynı kökten, antik Hindistan’dan geliyor olsalar da, ikisinin gelişimi farklı olmuştur. Yoga, hatha yogaya evirilmiş, yani yoga disiplinine dönüşmüştür. Yoga yapmak için belli bir şeye inanmaya gerek yok. Yoga hiçbir din ile de çakışmaz, ona karşı bir şey söylemez. Hatha, Yoga felsefesine derinden bakıldığında tasavvuf ile ortaklıkları görülebilir yani Yoga yapmak için kendi dini inançlarınızı terk etmeniz de gerekli değildir.

5.000 yıldır popülaritesinden hiçbir şey kaybetmeyen yoganın etkileri saymakla bitmiyor. Esnekliğinizi artırmaktan doğru nefes almayı öğretmeye, stresi azaltmaktan güç ve dayanıklılığınızı geliştirmeye, duruş bozukluklarını düzeltmek, kilo vermenize ve vücudunuzu şekillendirmeye yardımcı olmak, kolestrol ve kan basıncınızı düzenlemek gibi pek çok faydası olan yoga, her yaştan, her beden tipinden, her seviyeden insanın yapabileceği bir aktivite. Yoga ayrıca fiziksel bir pratikten çok daha fazlası. Beden, zihin ve ruh dengenizi korumanıza da yardımcı oluyor. Limitlerinizi esnetirken, kendinizle ilgili yepyeni yönlerinizi keşfedeceksiniz.

Yapılan türe göre yoga oldukça zorlayıcı, terletici ve efor sarf edici olabilir. Bu yoga türleri ile her kas grubu çalışır ve kalori yakılır. Fakat yoga, insanın kendisiyle barışmasını ve bedeni sevmeye yol açtığı için aslen zihinde olan kilo derdinin dinmesine yardımcı olur. Bedenimizle temas etmediğimiz için onun ihtiyaçlarından öte nasıl göründüğüyle ilgileniriz. İşte yoga bu anlayışı tersine çevirir. Böylece gerçekten ihtiyacımız olan şeye yönelip, bu yönelimin meyvelerini almamızı sağlar.

Yogaya yeni başlayacak olanlardan en sık duyulan sorulardan biri, ‘Esnek değilim, yine de yoga yapabilir miyim?’ oluyor. Yani aklınızdaki soru buysa, yalnız değilsiniz. Aslında esneklik yoganın ön şartlarından biri değil, daha çok düzenli yoga yapmanın doğal sonuçlarından biri. Bütün yoga pozları, sizin bedeninizin kapasitesine göre farklı varyasyonlarda uygulanabilir. Ayrıca bedeninizi istediğiniz poza sokmak için çeşitli desteklerden de faydalanabilirsiniz. Dolayısıyla esnek olmamanın, yogaya yeni başlayan birinin önünde engel oluşturmasına hiç gerek yok. Olduğunuz gibi gelin ve yoga yaparak esneklik kazanacağınızı deneyimleyin bu esneklik, çoğunlukla, zamanla kazanılır. Ayrıca Yoga sadece pozlardan oluşan bir egzersiz değil. Ruhunuzu arındıran kendinizi dinlemeye ve bulmaya yarayan bir yol gibi görmeliyiz. Bedeniniz neye müsait ediyorsa o kadarı pratiğiniz için yeterli.

Evet. Hamileler için özel düzenlenmiş hamile yogası derslerine katılabilirsiniz ancak doktorunuzu bu konuda bilgilendirip doktorunuzun önerisi üzerine başlamalısınız.

Yoganın pek çok farklı türü var. İçlerinden sizin ihtiyaçlarınıza ve modunuza uygun olanı seçmek pek de kolay olmayabilir. Kısaca I. seviye, yin, nefes meditasyon/yoga terapi gibi sınıflar yeni başlayanlar için daha uygun ve nazik bir pratik sunarken, Vinyasa gibi sınıflar daha fazla hareket ve daha zorlayıcı pozlarla nefesinizle uyumlu hareket etmeyi öğretir. Vinyasa: Vinyasa, akıcı bir hareket serisinin nefes ile koordineli bir şekilde uygulanmasıdır. Aktifliğin içindeki dinginliği, nefes ve hareketin koordinasyonunu araştırma fırsatı sunan Vinyasa akışı, hareketli sınıfları sevenlerin tercihi olabilir. Vinyasa’nın popülaritesi, müzikle birlikte uygulanmasından, basit pozlardan karmaşık pozlara eğlenceli ve güvenli bir şekilde geçmesinden ve akışkan hareket serisinin kolaylıkla ezberlenebilmesinden kaynaklanıyor. Ashtanga: ‘Sekiz basamak’ anlamına gelen Ashtanga, bir Hatha yoga türüdür. Sri K. Pattabhi Jois tarafından yaygınlaştırılmış olan Ashtanga Yoga asana’ları (pozları), aynı Vinyasa yoga gibi, bir pozdan diğerine akış sırasında nefes ve hareketin senkronizasyonuna odaklanır. Ashtanga Yoga’da kişiye ilk olarak güneşe selamlar ve son bitiriş pozu öğretilir. Öğrenci bu hareketleri grup içerisinde kendi ritminde tekrar ederek ezberler. Zamanı geldiğinde kişinin kapasitesine göre, yeni pozlar verilir. Sistem her öğrenciye adapte edilerek basitten karmaşığa doğru ilerlediği için, her seviyeden insan, pratiğin içerisinde güvenli bir şekilde derinleşme fırsatı bulur. Yin Yoga: Yin Yoga, Taoizm’e dayanan Çin’de doğmuş bir yoga çalışmasıdır. Bu çalışmada kendi beden ağırlığınızı kullanarak yaptığınız derin esneme uygulamalarıyla yavaşlamayı, anda kalmayı ve kaslarınızı tamamen gevşek bırakarak rahatlamayı deneyimlersiniz. Pozlarda ne kadar uzun kalırsanız, esnemeyi o kadar derinleştirirsiniz. Özellikle gergin, hareketli bir yaşam tarzınız varsa Yin Yoga’yla hayatın Yang enerjisini deneyimleyebilirsiniz.

Bazen yoga eğitmenleri farklı bir dil konuşuyor gibi gelebilir. Çünkü genellikle durum budur. Pek çok yoga pozunun ismi Sanskritçeden gelir. Fakat ‘aşağı bakan köpek’ gibi Türkçe karşılıkları da vardır. Eğer eğitmeninizin bahsettiği pozun hangisi olduğunu hatırlayamazsanız hiç gerilmeyin. Genellikle yoga eğitmenleri sınıfta yeni başlayanların olduğunun farkındadır ve sizin geride kalmamanız için bahsettikleri pozu aynı anda gösterir ya da yanınıza gelip size yardımcı olurlar.

Meditasyon sırasında zihninizden geçen düşünceler olması gayet normal. Bu durumlarda kendinizi yargılamamaya çalışın. Yalnızca gevşemeyi ve odağınızı kaybettiğinizi fark ettiğiniz anda yeniden geri dönmeyi deneyin. Farklı zamanlarda farklı ruh hallerinde olabiliriz ve bu açıdan meditasyon, yoganın fiziksel tarafından daha zor olabilir.

Her etkinin görülme zamanı da bedenden bedene değişir. Kimisinin bedeni sürekli bir pratikle bir ayda güçlenip üç ayda esnerken, kimisi bir ayda güçlenir ama aylarca esneyemez. Bedenin kendi gelişimine saygı duyup onun ritmini izleyerek çalışmak en önemlisidir.

Kişinin farkındalığının artmasına ,evrenle bir olma, bireysellikten uzaklaşarak bütünün bir parçası olduğu bilincine varmasına sebep olur. Böylelikle çevresiyle uyumlu farkındalığı yüksek bireyler haline gelebiliriz. Zihni gündelik şehir hayatının içindeki karmaşadan sıyrılmasını sağlayarak zihnimizi yeniler, bedenimizi rahatlatır ve olumsuz düşüncelerden uzaklaşmamızı sağlar. Odaklanma hissini canlandırarak konsantrasyon ve hafızayı güçlendirir. Yoga, Özellikle omurga etrafındaki kaslar üzerinde çalışarak omurga esnekliğinin artmasını ve güçlenmesini sağlar. Düzenli yoga uygulaması gündelik hayatta zayıflamış ve çalışmayan kasların güçlenmesini sağlayarak duruş bozukluklarının giderilmesine yardımcı olur. Pozlar içinde kasların çalıştırılması, iç organların uyarılması ile duruş bozukluğuna veya hastalıklara bağlı olarak yaşanan kronik ağrılarının azalmasını sağlar. Yoga’daki nefes çalışmaları, kaliteli nefes almamızı sağlarken, solunum sisteminin gelişmesine yardımcı olur.

Bireyin genel sağlığını ve fiziksel çevikliğini artırırken keyif alıp güzelleşmesini sağlamak için tasarlanmış, kapsamlı bir fitness tekniğidir. Tavana asılı ipek bir hamak yardımıyla ayaklarınızı yerden kesen bu yöntem binden fazla hareket içerir. Jimnastik, akrobasi, kinesis, dans, pilates ve en çok da yoga gibi disiplinlerin bir araya getirilmesinden oluşan multidisipliner bir egzersiz yöntemi olarak tüm dünyada büyük ilgi görmektedir.

AGF, 2007 yılında eski dansçı ve koreograf Christopher Harrison tarafından tasarlandı.Broadway’de çeşitli müzikallerde yer alan Harrison 1991’de New York’ta AntiGravity® isminde akrobatik bir performans topluluğu kurdu. Bu toplulukla yaptığı hava gösterilerini zamanla bir egzersiz metoduna dönüştüren ve yogayla harmanlayan Harrison, sonuçta ortaya yüzde 60 yoga, dans, pilates, kinesis, gyrotonic ve akrobasiden meydana gelen bu melez egzersiz metodunu çıkardı. AGF metodunu Türkiye’ye 2013 yılında halen MamAcademy kurucu ortağı olarak ders vermeye ve sporu geniş kitlelerle buluşturmaya devam eden Mine Melek getirdi. Melek, Türkiye Eğitim Direktörü olarak bu yöntemi geliştirmeye ve eğiticileri eğitmeye devam ediyor. Mine Melek, AGF’ye başlayacaklara sertifikalı eğitmenlerden eğitim almalarını ve orijinal AGF hamaklarını kullanmalarını tavsiye ediyor.

2013 yılında Christopher Harrison'ın AntiGravity markasından AerialYoga & Fitness eğitimini aldıktan sonra bu metodu Türkiye’ye getiren Mine Melek, 2021 yılında bu marka ile yollarını ayırmış olup kendi HammockYoga & Fitness okulu olan AirArtsAcademy'i kurmuştur. Derslerin başında kişinin kendisiyle baş başa kalmasını sağlayan ‘Koza’ pozisyonunda, hamak tarafından sarılıp sarmalanarak hepimizin ihtiyaç duyduğu şefkat duygusunu açığa çıkaracak bir meditasyon sürecinin de olduğundan bahsediyor. Fulya’da açtığı ClubMAM Boutique Studio'da hem eğitmenlik eğitimlerine hem de egzersizi eğlenceye dönüştüren pek çok yenilikçi metodu Türkiye’yle tanıştırmaya devam eden Melek HammockYoga'yı " Baş aşağı duruşlarla boşluğun yeni doğrultularında serbestçe hareket etmeyi, kontrolü bırakmayı öğreniyorsunuz. Kontrolü bıraktığımızda, sınırlarımızı geçtiğimizde yaşamsal deneyimlerimize de bolluk geliyor. Asla yapamam dedikleriniz artık size daha kolay daha ulaşılabilir geliyor” şeklinde anlatıyor.

AHY, yerçekimine meydan okuyan bir egzersiz yöntemi olmasından dolayı aslında benzeri bulunmayan bir metot. Bireyin genel sağlığını ve fiziksel çevikliğini artırırken omurga üzerindeki basıncı azaltıyor ve kasları uzatıp güçlendiriyor. Omurgayı esnek tutarak yaşlanma sürecini tersine çeviriyor. Bel kemiğindeki omur disklerindeki basıncını kaldırıyor ve gerekli sıvıyı almalarını sağlıyor, böylece omurilikteki sinirler için boşluk yaratılmış oluyor. Omurgadaki eğrilikleri düzeltiyor. Endokrin, lenf, sindirim ve dolaşım sistemlerini dinçleştiriyor. Vücudun seratonin, endorfin, endofalin, endokanabinoid ve dopamin gibi mutluluk hormonları salgılamasını sağlıyor. Yüzdeki kılcal damarlara taze kan akışı sağlayarak cildi canlandırıyor.

Kilo, yaş ve fiziksel özellikler fark etmeksizin herkesin rahatlıkla yapabildiği AntiGravity® Fitness’ı sadece birkaç özel sağlık durumunda yapmak tehlikeli olacaktır. Hamilelik, Glokom hastalığı, son altı ay içerisinde açık ameliyat, çok yüksek veya çok düşük tansiyon ve son 6 saat içerisinde botoks tedavisi gibi durumlarda AntiGravity® Fitness tavsiye edilmemektedir. 450 kilo ağırlığa kadar taşıma kapasitesine sahip özel hamağıyla AGF dünyanın en güvenli egzersiz yöntemlerinden biridir ve her yaştan, her kilo ve fiziksel kondisyondan insan rahatlıkla ve güven içerisinde bu yöntemi deneyebilir.

Pilates ,zihin ve beden bağlantısına odaklanarak vücut farkındalığı yaratan diğer bir adıyla KONTROLOJİ olarak bilinen, J.Pilates tarafından oluşturulmuş bir egzersiz metodudur ! Pilates fiziksel gücü , esnekliği ve koordinasyonu arttıran ve aynı zamanda stresi azaltan , zihinsel odaklanmayı güçlendiren ve besleyen iyi duyuları geliştiren bir zihinsel ve fiziksel kondüsyon sistemidir. Bedenin dengede tutulmasına yardımcı olan ve omurgayı desteklemekte önemli işlevi olan temel kaslar üzerine yoğunlaşan bir egzersiz programı olan pilates, eklem ve kemikleri hayat boyu korumak için kas güçlendiren, esneten ve özellikle içsel karın kaslarının kuvvetlendirilmesi esasına dayanan bir sistemdir. Pilates, bazıları ekipmanla veya ekipman olmadan gerçekleştirilen 500'den fazla egzersizden oluşan çeşitli ve teşvik edici bir eğitim sunar. Kan dolaşımını uyarmak ve krampları azaltmak için bilinçli nefes eğitimi verilir. Egzersizler herhangi bir fitness düzeyine göre uyarlanabilir ve bu nedenle rehabilitasyon için de uygundur.

Düzenli bir Pilates egzersizi ... - çevikliği artırır - kas sistemini güçlendirir - stresi azaltır - vücudun merkezini güçlendirir - kronik sırt ve eklem ağrısını hafifletir - denge ve koordinasyonu geliştirir - dayanıklılığı artırır - ince sıkı bir beden oluşturur - kan dolaşımını ve metabolizmayı uyarır - spor becerisini geliştirir - dik bir duruş sağlar - doğum sonrası regresyonu destekler - kendine güveni artırır - oksijen alımını iyileştirir - osteoporozu önlemeye yardımcı olur - bağ dokusunu sıkılaştırır

PiİLATESİN 6 PRENSİBİ 1 -Merkezleme: Pilates Metodu’nda merkez, göbek, bel ve kalça çevresidir. İç organları ve omurgayı yerinde tutan kas sistemlerini içerir ve bedenin esnemesini, kasların uzamasını sağlar. Tüm çalışmalar merkezden başlar ve merkez boyunca sürdürülür. Joseph Pilates bu merkeze "Güç Merkeziniz" (Güç Kuşağı) adını verdi. Merkez Hattı etrafında çalışıyoruz. Bu Merkez Çizgisine dik iki düz çizgi geçer: omuzdan omuza; ve kalçadan kalçaya. Biz buna Çerçeve veya Kutu diyoruz. Bu çerçeve bedeni tüm eylemlerde merkezler. 2 -Konsantrasyon: Pilates yaparken hareketlere yoğunlaşmak, bedenin uyum içinde nasıl çalıştığının ve hangi kasların kullanılıp, hangilerinin kullanılmadığının hissedilmesi gerekir. Antrenmandan tam olarak yararlanmak için, egzersizler odaklanmış bir konsantrasyon ile yürütülür. Vücuda rehberlik eden zihindir. Egzersizler rastgele veya otomatik pilotta yapılmaz. Zihni hareket halindeki bedenle merkez alırız. Zihnin beş yönünü çalışmaya dahil ediyoruz: zeka, sezgi, hayal gücü, irade gücü ve hafıza. 3 -Kontrol: Pilates metodunda kontrol çok önemlidir. Kontrol için bedenin iyi dinlenmesi ve hareketlerin gösterildiği şekilde uygulanması, olası sakatlıkların önlenmesi gerekir. İş merkezden ve tam konsantrasyonla yapıldığında, gerçekleştirilen hareketlerin kontrolü sizdedir. Alışkanlığın - çoğu zaman yanlış - ya da yer çekiminin hakim olmasına izin vermeyiz. Joseph Pilates, yöntemini "Kontrol Bilimi Sanatı" olarak adlandırdı. 4 - Kesinlik : Egzersizler, her bir egzersizden tam olarak yararlanmaya yönelik kesin bir amaç göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Hareketler belirsizce değil, hakkı verilerek tam yapılmalıdır. Detaylara azami özen göstermelisiniz. Hareket seansları birbirleri içinde ve birbirleri arasında koordine olmalıdır. Tüm egzersizlerin net bir yapısı, kesin bir formu ve optimal bir dinamiği vardır. Miktar yerine kaliteyle çalışın. 5 - Nefes: Nefes alıp verme, derin nefes alıp bütün nefesi tamamıyla dışarı üflemek yoluyla olmalıdır. Böylece, nefes tamamen boşaltılır ve kan temizlenmiş olur. Tüm egzersizler nefesin ritmi ile yapılır. Kaslara en çok ihtiyaç duydukları anda taze oksijen göndermek için çaba gösterme noktasında nefes alıyoruz. (Bununla birlikte, bu her zaman bir zorunluluk değildir.) "Islak bir havluyu kuru sıkar gibi" akciğerlerdeki tüm bayat havayı sıkarak ekshalasyonu zorlarız. Egzersizler sırasında doğru nefes alış ve verişi sağlanması hareketlerin kontrollü ve güvenli bir şekilde yapılmasını sağlar.Pilateste zihin ve beden bütünlüğünü sağlayan nefestir. 6 – Akış : Hareketler acele edilmeden, her noktadan tek tek geçerek, ama aynı zamanda hiç duraksamayarak yapılmalıdır. Tam egzersiz, güçlü dinamiklerle gerçekleştirilen, akıcı bir dizi egzersizdir. Maksimum akış için özellikle geçişlerde minimum hareket vardır.

Joseph Hubertus PİLATES, 1883'te Almanya'nın Mönchengladbach kentinde doğdu. Hastalıklı bir çocuktu ve tek bir dileği vardı - sağlıklı ve güçlü olmak. Kısa bir süre sonra eski Yunan ve Roma eğitim yöntemlerinin yanı sıra Uzak Doğu gevşeme teknikleriyle meşgul oldu. İnsan vücudunun anatomisine çok meraklı ve ilgi duymuş, hayvanların hareketlerini analiz etmiş ve ayrıca dalış, kayak, güreş ve boks gibi çeşitli sporlarda pratik yapmıştır. 1912'de profesyonel boksör olma hayalini gerçekleştirmek için İngiltere'ye göç etmeye karar verdi. Birinci Dünya Savaşı'nın patlak verdiği sırada diğer Almanlarla birlikte esaret altında zaman geçirdi. Man Adası'ndaki bir kampta, yaralı ve hasta mahkumları tedavi etmek için insan vücudu hakkındaki bilgilerini uygulayabileceği bir erkek hemşire olarak çalıştı. Onlarla daha etkin çalışabilmek için hastane yataklarına sabitlediği metal yayları kullandı. Bu, daha sonra "Kontroloji" adını verdiği vücut fitness programının geliştirilmesinin temel taşıydı. Savaştan sonra Joseph Pilates Almanya'ya döndü. Hamburg polisinin yanı sıra Max Schmeling (1930 Alman ağır sıklet boks şampiyonu), Mary Wigman (dansçı ve koreograf) ve daha sonra Pilates yöntemini entegre eden Rudolf von Laban (dans teorisyeni) dahil olmak üzere birçok tanınmış özel kişiye koçluk yaptı. Joseph, Alman ordusunu eğitme teklifini reddetti, bunun yerine 1925'te Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Gemide, eğitimli bir hemşire olan gelecekteki eşi Clara ile tanıştı. Birlikte New York'ta ilk Pilates stüdyosunu açtılar. Aynı binada George Balanchine yönetimindeki New York Şehir Balesi de bulunuyordu. Dansçılarla eğitimdeki başarısı nedeniyle, Pilates dans sahnesinde zaten iyi biliniyordu. George Balanchine, Joseph'i "bedenin genuis'i" olarak ilan etti. Yaşamı boyunca hastalarıyla ilgilenmeye devam eden Pilates en büyük etkiyi dans komitesinde çalışan Ted Shawn, Ruth St. Denis ve George Balanchine gibi sakatlık geçiren birçok dansçıyı iyileştirerek yarattı. 500 belirli egzersiz tasarlayan Joe, mütemadiyen yeni egzersiz aletleri üretmeye çalışan bir mucitti. Egzersizin beş ana aletini; Reformer, Wunda Chair, Cadillac, Ladder Barrel, Spine Carrector’ı ve daha birçok mükemmel ekipmanı tasarladı.Kendi için tasarladığı bu ekipmanları daha sonra hastalarına göre modifiye etti. Joe’nun ilk yapmış olduğu ekipmanların birçoğu şu an hala çalışabilir durumdadır. Yaşamı boyunca iki kitap kaleme almıştır. Bunlardan ilki 1934 yılında yazdığı; Your Health : A Corrective System of Exercising That Revolutionies the Entire Field of Physical Education (Sağlığınız: Bedensel Eğitim Alanında Devrim Yapan İyileştirici Bir Egzersiz Sistemi ) adlı başyapıttır. İkinci kitabı Return to Life Through Contrology ( Kontroloji ile Hayata Dönüş) ise 1945 yılında kaleme alınmıştır. Kronoloji ile Hayat Dönüş kitabının ilk paragrafında şöyle yazmıştır: ‘Fiziksel zindelik mutluluk için ilk gereksinimdir. Bizim fiziksel sağlık anlayışımız; günlük rutin işlerimizi içten gelen bir tat ve zevk duyarak, kolay ve tatminkâr bir şekilde yapabilme kabiliyetine sahip, zihni kuvvetli ve bütün kısımları eşit ölçüde gelişmiş bir vücuda erişmek ve bu vücudu korumaktır.’ Joseph Pilates 1967'de amfizemden öldükten sonra Clara Pilates stüdyoya tek başına devam etti. Kısa süre sonra eski bir dansçı ve Josephʻs öğrencisi Romana Krysanowska'dan destek aldı. Clara'nın ölümünden sonra Romana stüdyonun yönetimini devraldı. Romana Krysanowska bu güne kadar otantik, klasik Pilates yöntemini korumayı ve hayata geçirmeyi hayattaki misyonu haline getirdi. Joseph Hubertus Pilates’in ölümü ardından öğrencileri metodunu kendi açtıkları stüdyolarda öğretmeye devam etti. Bu süreçte pilates geleneksel/klasik pilates ve modern pilates olarak iki ana dala ayrıldı. Klasik Pilates Joe’nın öğretilerine bağlı kalırken, Modern Pilates kaynağını Joe’nun öğretileri üzerine eklemeler yapan ilk kuşak öğrencilerinden almaktadır. "Pilates" adı yasal olarak korunmamaktadır. Bu nedenle, bugün çeşitli Pilates stilleri var. MamPilates size otantik, klasik bir antrenman sunuyor. KONTROLOJİ METODU hayatlarımızda denge oluşturan fiziksel , zihinsel ve ruhsal bir antrenmandır. hayatımızdaki dengeyle birlikte “ günlük görevlerimizi içten gelen zevk ve memnuniyetle tamamen doğal , kolay ve yeterli olarak yerine getirebilen sağlam bir kafayla birlikte eşit oranda gelişmiş bir vücuda kavuşabilir ve sürdürmeye” muktedir oluruz. - JOSEPH HUBERTUS PILATES

Egzersiz nedir? (Düzenli Fiziksel Aktivite) Fiziksel uygunluğun bir veya daha fazla bileşeninin korunmasını veya geliştirilmesini amaçlayan düzenli, planlanmış ve tekrarlı fiziksel aktivitelerdir. Egzersiz, sağlığı iyileştirmek ve zindeliği korumak için kullanılan, vücudun herhangi bir bölümünü iyileştirmek amacıyla; planlanan, yapılandırılan ve tekrarlanan fiziksel aktivitelerdir. İnsanlar var olduğu günden itibaren devamlı taklit yoluyla hareket etmiş ve hareket sistemini geliştirmiştir. Öncelikle hayvan hareketlerinin taklidi ile başlayan hareket serüveni dans ve uzak doğu sporları, günümüzdeki modern sporlara kadar uzanmıştır. Fakat günümüzde teknolojik ilerlemeler, iş yaşamı ve modern kentleşme sonucu insanlar günlük hayatlarında giderek daha az hareket etmeye başlamışlardır. Bu durum sağlık üzerinde olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.

Fonksiyonel Antrenman nedir? İşlevsel anlamına gelen fonksiyonel kelimesi artık Fitness sektöründe de çok kullanılmaktadır. Özellikle ‘Fonksiyonel Antrenman’ kavramı günümüzde önemli bir yer edinmektedir.Temel olarak da vücudumuzun işlevsellik kazanmasını hedef alan bir antrenman sistemidir. Yani buradaki amaç fiziksel ve fonksiyonel olarak belli bir uygunluğa sahip olmaktır. Bu uygunluğu sağlayan özelliklere örnek olarak genel kavramlardan bahsetmek istersek kuvvet, esneklik, mobilizasyon, koordinasyon, kardiyorespiratuar uygunluk gibi kavramları örnek verebiliriz. Buradan yola çıkarak birçok parametreye katkı sağlayan ve birçok kas grubunu çalıştıran antrenmanlara Fonksiyonel Antrenman diyebiliriz. Fonksiyonel antrenmanların temeli fonksiyonel egzersizlere dayalıdır. Fonksiyonel egzersizler de birden fazla eklem hareketinin gerçekleştiği belli hedeflere uygun egzersizlerdir. Bu hedeflere örnek olarak core kuvvetini geliştirmek, postürü düzeltmek ya da omuz mobilizasyonunu geliştirmekten bahsedilebilir. Günümüzde bir çok antrenman sisteminin ve fitness akımının temelinde fonksiyonel egzersizler vardır.Moda olan bu tarz antrenman sistemlerinin temelinde birden çok kas grubunun çalıştırılması, stabilizasyon ya da mobilizasyona katkı sağlaması, esneklik ve dayanıklılığın geliştirilmesi de yatmaktadır.

Fitness Programlarının Kişi Üzerindeki Etkileri • Fazla kilolardan arınmak • Estetik bir görünüşe sahip olmak • Stresten arınmak, Eğlenmek • Esnekliği, çevikliği ,güç ve dayanaklılığı artırmak • Kasları şekillendirmek ve geliştirmek • Testesteron, ostreojen ve endorfin gibi hormonların salgılanmasına yardımcı olarak kişinin kendini psikolojik olarak daha zihinde hissetmesini sağlamak • Metabolizma hızını artırmak • Uykuyu düzenini sağlamak • Kalp ve damar sistemini güçlendirmek gibi kişide olumlu etkiler yaratır. • Uzun dönemli fitness programları uğraşanların kanser ve kalp krizine yakalanma riski düşüktür.

Fitness Programına Yeni Başlayanların Dikkat Etmesi Gerekenler Yeni başlayanlarda adaptasyon programı denen temel çalışmalar vardır. Bunların dışına çıkılmamalı vücuda fazla yüklenilmemelidir. Fazla yüklenip erken verim alma düşüncesi kişi vücudunda sakatlık ve sorunlara yol açabilir. Düşük şiddette çalışmalar yapılmalı egzersizin şiddeti kademeli olarak artırılmalı sabırlı davranılmalıdır. Kilo vermede ideal yol Kaç kilo olduğunuzla pek fazla ilgilenmemelisiniz. Esas ilgilenmeniz gereken bu kiloların ne kadarının yağ olduğudur. Spor yaparak kilo vermek istediğinizde, kilo kaybınız kas ve su kaybederek olmamalı ve aldığınız toplam kalori verdiğiniz kaloriden daha az olmalıdır. Bir aerobik çalışma programına başlayın. Bu yapmaktan hoşlandığınız bir aktivite olmalıdır. Bunun mutlaka bir spor tesisinde bir aerobik gurubuna katılma olması gerekmez. Yürüyüş, bisiklet, yüzme, paten, dans, ip atlama vs.de bunun yerini tutabilir. Kalp atım frekansını arttırabilecek ve faydalı egzersiz sınırında (en az 15 dakika) tutabilecek herhangi bir aktivite de olabilir. Bu çalışmada süre ne kadar uzun olursa o kadar çok fayda sağlarsınız. Yediklerinizi değiştirin. Daha çok, meyve, sebze, tavuk eti, pirinç, patates yemeniz daha uygun olur. l gr.yağ = 9 kaloridir, l gr. karbonhidrat ya da protein = 4 kaloridir. Bazı yiyecekler için yapılan "% 95 YAĞSIZ" sloganı sizi şaşırtmasın, kalorinin ne kadarının yağdan geldiğine dikkat ediniz. 120 kalorilik bir gıda maddesinin az kalorili olduğu düşünülebilir ama 9 gr. yağ, 5 gr.protein ve 5 gr. karbonhidrat içeriyorsa, bu ürünün % 70'inin yağ olduğu anlamına gelir. Ayrıca gün boyunca küçük miktarlarda ve sıkça alınan öğünler, metabolizmayı hızlandırarak "Açlığa Mahkûmluk" duygusunu ortadan kaldıracaktır. Kaslarınızın belirli programlarla çalıştırılarak hem form ve hem de kuvvet kazanmaları, size aynı zamanda günlük yakmanız gereken kalorinin vücut tarafından daha çabuk ve kolay yakılmasını sağlar. Bu amaçla Fitness programları, sizi amacınıza ulaştıran en bilimsel ve sağlıklı yoldur.